26 Kasım 2013 Salı

İnce olmanın sırrı düzenli uykudan geçiyor.


Her gün aynı saatte uyuyan ve uyanan kişilerin  vücudundaki yağ oranının daha az olduğu belirlendi. 

American Journal of Health Promotion dergisinde yayımlanan  araştırma, kilo vermek isteyen ancak sporla arası olmayan kişilere yeni bir  seçenek sundu.

Araştırma, uyuma ve uyanma saatleri düzenli kişilerin, düzensiz uyku  alışkanlığı olanlardan daha ince olduğunu ortaya koydu.

Araştırmaya 17-26 yaşındaki 300'den fazla kadın katıldı.

Hafta boyunca uyuma ve uyanma saatleri 90 dakikadan fazla değişen  kadınların vücudundaki yağ oranının, 60 dakikanın altında değişenlerinkinden daha  fazla olduğu görüldü.

Araştırmacılar, gece 6,5 saatten az ya da 8,5 saatten fazla  uyuyanların da vücudundaki yağ oranının daha fazla olduğunu belirtti.

Bilim adamları, uyku kalitesinin bozulmasının iştahla ilgili  hormonları etkileyerek vücuttaki yağ oranının artmasına yol açtığını vurguladı. (Milliyet)

22 Haziran 2013 Cumartesi

Göz sağlığınız için yaban mersini


Yaban mersini kullanımı 1860 yıllarına dayanan çok eski bir bitkidir. Modern tıbbın olmadığı dönemler de insanın tedavisi için zaten şifalı bitkilerin kullanıldığını hepimiz biliriz. Ama yaban mersini kadar eskiye dayanan pek az bitki vardır. Yaban mersini özellikle o dönemlerin en etkili ve yaygın hastalığı olan ishal ve dizanteriye karşı kullanılmıştır.

Orta çağ avrupası bu hastalıklar ile boğuşurken en önemli yardımcıları hep yaban mersini olmuştur. Yaban mersini ile bizim güney illerimizden mersinin hiçbir bağlantısı yoktur. Ülkemizde Marmara ve karadenizde ki ormanlarda yetiştiği bilinir. Ama yaban mersini istenirse meralarda da yetiştirilebilir.

Özellikle de sulak alanlarda çok fazla ilgi göstermeden de yetişmesi sağlanır. Yaban mersininin meyveleri haziran ayında toplanmaya başlar ve eylül ayı sonuna kadar devam eder. Yaban mersini böbrek ve mesane hastalıklarında da çok sık kullanılır.

Hatta bunun kullanımı tarih kitaplarında 1600 li yılları işaret etmektedir. Şeker hastalığı nedeni ile göz retinası bozulmalarında da kullanıldığı bilinir. Hatta 2. dünya savaşında savaş pilotlarına yaban mersini verildiğini tarih kitapları yazmaktadır.

Dikkat her bitki şifalı değildir.


Nasıl vücudumuzda bir bölgede sıkıntılı bir hastalık oluşuyor ve onu tedavi etmek için ilaç tedavisi uyguluyor ve ilacın başka bir organımıza vereceği bazı yan tesirlerde oluşabiliyorsa bu bitkiler içinde geçerlidir. Bitkilerle şifa bulmak isteyen ve ondan faydalananlar bilmelidirler ki bitkilerinde vücutta oluşturabileceği bazı yan etki ve tesirler bulunmaktadır.
 
Bitkilerin şifalı olabilmesi için toplandıktan sonra uzun süre bekletilmemiş, yıllanmamış ürünler olmasına özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Satın aldığımız bitkilerden fayda sağlayacağız derken zarar sağlamış olmayalım. Adaçayının sakinleştirici özelliğinin olduğunu çoğumuz bilmekte uykusuz kaldığımız günlerde vücudumuzu dinlendirmek istediğimiz durumlarda adaçayı demleyerek adaçayından faydalanmak isteyebiliriz.
Ama adaçayının hamilelik dönemlerindeki bayanlarda düşük tehlikesi yarattığı bilinmezse ve bilinçsizce tüketilirse yarar yerine zarar sağlayabilmektedir.

Yine zayıflama çayları adı altında birkaç çeşit bitkinin karışımıyla hazırlanan çayları da çok sayıda tüketerek zayıflamaya çalışabilirsiniz bu çayların da çok sayıda tüketilmesi için vücutta sıvı kaybı yaşanabilir ve vücut için gerekli bazı sıvılarda vücuttan atılacağı için vücudumuz dirençsiz ve halsiz bir hal alabilir. Siz siz olun her bitkiyi bilinçli ve düzenli tüketiniz.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Yüksek Tansiyona karşı etkili gıdalar ve besinler



Tansiyon hastalarının en fazla tüketmesi gereken meyve ve sebzenin çilek ve ıspanak olduğu bildirildi. 
Sinsice gelişen tansiyon konusunda bilinçlenmenin hastalığı önlemede etkili olacağı kaydedildi. Tansiyonun sessiz ve derinden geliştiğini ve tespit etmenin çoğu zaman güç olduğunu belirten uzmanlar, tansiyonu önlemede beslenme alışkanlıklarının oldukça önemli olduğunu söylediler. 

Anne annelerimiz ve büyükbabalarımızın tıbbi bilgileriyle günümüzdeki tıbbi tavsiyeleri birleştirerek iyi neticeler alınabileceğini kaydeden uzmanlar şunları söyledi:



KALBE, GÖZE, BÖBREĞE

"Çilek ve ıspanağın tansiyona iyi geldiğini biri söylese inanmazsınız. Aslında körpe ve bol sulu çilekler insanın dolaşım sistemini temizliyor. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için birebir. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu için yüksek tansiyon ve kolesterolü düşürür. Yalnız şeker hastaları dikkat etmesi gerekir" uyarısında bulundular.

EN KUVVETLİ ANTİ SEBZE


Ispanağın da tansiyona karşı kuvvetli anti sebze olduğuna işaret eden uzmanlar, "Ispanak kalp hastalıklarına, felce, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, ruhi dengesizliklere ve yaşlılık lekelerine etkilidir" dedi.

Yüksek tansiyon ile mücadele yöntemleri nelerdir?



Tansiyon ölçerken bunlara dikkat edin!

Dünyada yaklaşık olarak 1,5 milyar kişi bu rahatsızlıkla baş ederken, ülkemizde ise hipertansiyonu olan hasta sayısı neredeyse 15 milyonu buluyor.

Aslında hipertansiyon tedavi edilebilir, hatta önlenebilir bir hastalık.  Dünya Sağlık Örgütü bu konuya dikkat çekmek amacı ile bu yıl Dünya Sağlık Günü olan 7 Nisan’ı “hipertansiyon” konusuna ayırdı. 7 Nisan’ın ana teması  “KAN BASINCINIZI KONTROL EDİN!”olarak seçildi.  Liv Hospital Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat yüksek tansiyonla mücadelenin yollarını ve tansiyon ölçerken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

Kan basıncını kontrol etmek için 2 konu çok önemlidir:

Kan basıncını ölçtürmek ve doğru ölçmek:  Hipertansiyon erken dönemde belirti vermediği için kan basıncını ölçtürmeden tanı koymak mümkün değildir. Ülkemizde kan basıncı yüksek 2 kişiden biri hastalığının farkında değildir. Doğru tanı koymak için kan basıncı doğru ölçülmelidir.  

Yüksek kan basıncını düşürmek: Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması yani egzersiz, sigaranın bırakılması ve aşırı alkolün önlenmesi gibi yaşam düzeni değişiklikleri kan basıncını düşürür. Bunların yetersiz olduğu durumlarda ilaç kullanılır.  Yaşam düzeni değişiklikleri ile hastaların bir kısmının ilaç kullanmasına gerek kalmayabilir.

Kan Basıncı Ölçülürken Yapılması Gerekenler

- Oturun.
- Dinlenin.
- Konuşmayın.
- Sırtınızı arkaya dayayın.
- Kolunuzu destekleyin.
- Ayaklarınızı yere düz basın.
- Kol ve kalp aynı hizada olmalı.

Hipertansiyonla Gelen Hastalıklara Dikkat

Hastaların yüzde 5-10’unda ise hipertansiyon başka bir hastalığa bağlıdır. Hipertansiyona yol açan hastalıkların önemli kısmı böbrek kaynaklıdır. Hormonal hastalıklar ise önemli diğer bir grubu oluşturmaktadır. Bu hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebilir nitelikte olması, hastalıkların tedavisi ile de hipertansiyonun kalıcı tedavisinin mümkün olması her hastanın hipertansiyona yol açan hastalıklar açısından değerlendirilmesini zorunlu kılar.

İş Yaşantısı ve Tansiyon

Uzun çalışma saatleri, masa başı çalışma düzeni ve düzensiz beslenme tansiyonu olumsuz etkiler. Bunlara ilaveten çalışma hayatının stresi de göz önüne alındığında çalışanlar hipertansiyon ve hipertansiyona bağlı sorunlar için risk altındadırlar. Zamanın kısıtlı olması kişileri daha az hareket etmesine olanak tanır. İş yemekleri ve uzun süren toplantılar beslenme düzenini daha da bozar. Kişinin kendisine zaman ayıramaması tedavinin de aksamasına neden olabilir. Hipertansiyon tedavisi üç aşamadan oluşuyor; hipertansiyona yol açan hastalığın tedavi edilmesi, ilaç uygulaması, yaşam düzeninde değişikliğe gitmek. Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sigara ve alkolün belli düzeyde tutulması başlıca yaşam düzeni değişiklikleridir.
Kan basıncını düşürmek ne yapmak gerekiyor?

- Tuzun azaltın.
- Düzenli egzersiz yapın.
- Fazla kiloların verin.
- Sigarayı bırakın.
- Alkolün sınırlandırın.
- Gerekirse ilaç kullanın.

4 Nisan 2013 Perşembe

Dünya'da 2 dakikada bir kadın bu sebeple ölüyor!

Dünyada her 2 dakikada bir kadın rahim ağzı kanseri nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yılda 490 bin kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuluyor. Bu da günde 1300’den fazla yeni olgu anlamına geliyor.

İlişki sonrası kanama, normal düzenin dışındaki vajinal kanamalar, genellikle kokusuz ve koyu renkli akıntı, menopoz döneminde kanama olması ve karın ağrısı rahim ağzı kanserine işaret edebilir. Rahim ağzı kanseri erken dönemde belirti vermeyebilir. Nadiren de olsa, ilerlemiş vakalarda dahi tesadüfen kanser tespit edilebilir.

Çok eşliliğin hastalıkta riski artıran bir faktör olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı OP. Dr. Mehtap Şentürk Çiçek, diğer risk faktörleri hakkında şunları söyledi: “Cinsel temasın 20 yaşından önce başlaması, viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, fazla sayıda doğum yapmak, sigara içmek, C ve A vitamini eksikliği, sosyoekonomik durumun düşük olması, eşin sünnetsiz olması, kortizon kullanımı, AIDS, kanser hastalığı gibi nedenlerle hastanın bağışıklık sisteminin baskıda olması, rahim ağzı kanserine zemin hazırlayan nedenler arasında.”

HPV’YE DİKKAT
Rahim ağzı kanserine % 85 oranında HPV( Human Papilloma Virüs ) adı verilen virüsün neden olduğunu hatırlatan Dr. Çiçek, rahim ağzı kanserinde aşı uygulaması hakkında ise şu bilgileri verdi:

HPV’nin yaklaşık 300 kadar tipi bulunmaktadır. HPV genital siğil oluşumuna neden olabilmektedir. Rahim ağzı kanserinin önlenmesinde aşı son yıllarda önem kazanmıştır. Aşı; HPV Tip 6, 11, 16, 18 neden olduğu kanser öncesi lezyonları ve genital siğilleri önlemektedir. Rahim ağzı kanseri aşısının koruma süresi 5 yıldır. Yurtdışında aşının uygulama yaşı 9-26 olarak belirtilmiştir. Örneğin 10 yaşında aşı yapılan bir kız çocuğu, 5 sene sonra muhtemelen korunmasız kalacaktır. Türkiye şartlarında cinsel ilişki yaşının, yurtdışına oranla daha geç olmasından dolayı bu yaş aralığı ülkemiz için değişebilir. Ancak aşının en etkin olduğu yaş aralığının ergenlik dönemi olduğu unutulmamalıdır. Özellikle bağışıklık sistemini baskılayan tedavilerin uygulandığı kişiler, kortizon kullananlar, bağışıklık sistemini zayıflatan hastalığı olanlar ve HPV açısından riskli gruplarda aşılanma önerilmektedir. Aşı hamilelerde önerilmezken, emzirme döneminde yapılabilir.”

KONTROLLERİNİZİ DÜZENLİ OLARAK YAPTIRIN
Unutulmaması gereken başka bir nokta ise; aşı yapılan bireylerde rahim ağzı kanseri riskinin tamamen sıfırlanmadığı. Bu nedenle tarama testlerine smear ve gerektiğinde rahim ağzındaki olası bazı hücre değişikliklerini saptayabilen kolposkopi ile devam edilmesi öneriliyor. 6 ayda ya da yılda 1 kez smear takibi, aşı sonrasında da tavsiye ediliyor. Düzenli olarak jinekolojik kontrollerini yaptıran kadınlarda, rahim ağzı kanseri çok erken evrede yakalanılıp tedavi edilebiliyor.


30 Mart 2013 Cumartesi

Mide yanmasına doğal tedavi uygulayın.


Doğanın mucize bitkisel ürünleri ile sağlık sorunları kolay bir şekilde ortada kaldırılıyor ve insanlar daha sağlıklı bireyler haline geliyor. Hazır gıdaların veya fast food tarzı yiyeceklerin tercih edilip organik besinlerden uzak kalınması, sağlığı ciddi derece de tehlikeye attığı gibi, mide sorunlarına da yol açmaktadır.
Mide yanması yada reflü mide hastalıklarının en sık karşılaşılan şikayetleridir. Peki ne yapılabilir Mide yanması yada reflü sorununuz varsa bitkisel yöntemlerde çare bulabilirsiniz. Bir çoğumuzun tanıdığı Ahmet Maranki, mide yanmasını geçirecek bitkisel kür tarifi verdi. Mide yanması yada reflüye Ahmet Maranki’nin kürü ile son verebilirsiniz.
Malzemeler:
Lahana
Sarı patates
Hazırlanışı:
Lahana iri yapraklı, patates ise sarı olanlarından tercih edilmelidir. Çiğ olarak patates ve lahananın suyunu sıkın. İçine bir tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyin. Sabah akşam birer bardak bu sıktığınız sudan için. 3 hafta böyle devam edin.

22 Mart 2013 Cuma

Geçmeyen bronşite bitkisel kür.


 Özellikle mevsim dönüşlerinde yakalanırız bronşite. Geçmeyen öksürük hem hayatımızı etkiler, hem işimizi. Uzun süren antibiyotik kullanımına artık doktorlar bile izin vermezken bitkisel reçetelere dönüp bakmakta fayda var.

Birinci öneri
Malzemeler;
1 tatlı kaşığı keten tohumu
1 çay kaşığı ısırgan tohumu
1 çay kaşığı zerdeçal

Hazırlanışı :
Malzemelerden elde edilen karışım arzuya göre bal veya pekmezle tatlandırılıp günde iki kere birer çay kaşığı yenir.

İkinci öneri
Malzemeler:
1 Adet kara turp
1 çorba kaşığı kestane balı
1 tatlı kaşığı limon suyu
1 çay kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı :
Bir orta boy kara turp rendelendikten sonra elde edilen suyuna bal, limon suyu ve zeytinyağı ilave edilerek taze taze olarak gün içinde tüketilir.

21 Mart 2013 Perşembe

Sınav da başarılı olmak için nasıl beslenmeli?



Sınavda başarı için beslenme önerileri
Üniversiteye giriş sınavlarında başarılı bir performans için doğru beslenme, anahtar rol oynamaktadır.İşte uzmanından sınav döneminde doğru beslenme kuralları:

Sınav öncesi ve sabahında yaşanan stres ile heyecan, vücuttaki enerjiyi azaltır. Özellikle dikkat dağınıklığı yaşamamak için sınav öncesi sağlıklı beslenme kurallarına uyulması gerekmektedir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Uz. Dyt. Şefika Aydın Selçuk, sınav döneminde doğru beslenme kuralları hakkında bilgi verdi.

Bazı gıdalar konsantrasyonu azaltır

Sınav öncesi beslenme hazırlığı, tıpkı bir maraton koşucusunun ön hazırlığına benzemektedir. Vücutta kan şekerinin koşu esnasında tedarik edilmesi ve kas faaliyetleri için gerekli enerjinin kısıtlanmaması açısından karbonhidratların depolanması önemlidir. Bunlar kan şekerinin dengesini kısa sürede bozacak olanlardan değil, "kaliteli" olarak adlandırılan ve kan şekerini uzun süre dengede tutabilen karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Bu karbonhidrat türleri beyaz ekmek, şeker ve çikolatadan değil; lifli gıdalardan, siyah ekmekten, sebze ve meyvelerden elde edilmelidir. Çok hızlı iniş çıkış gösteren kan şekeri, konsantrasyon azalmasına ve baş dönmesinde görme sorununa kadar etkisini gösterebilmektedir.

Beslenme alışkanlıklarınızın dışına çıkmayın

Sınava girecek kişiler için sınav öncesi beslenmesi ve sınav günü beslenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu dönemde stres yüksek olduğu için yemek konusunda kişiler zorlanmamalıdır. Herkesin yemek alışkanlığı ve damak zevki farklı olduğundan yararlı diye bazı besinleri yemesi konusunda öğrencinin üzerine gidilmemeli, beslenme alışkanlıklarının dışına çıkılmamalıdır. Kişinin alışkanlığı olan, daha önce yediğinde vücutta reaksiyon vermeyen besinler alınmalıdır. Besin zehirlenmeleri riski olduğu için 1 gün öncesinde dışarıda yemek yenmemelidir. Yenilmesi zorunlu ise mayonez, tavuk gibi çabuk bozulabilecek gıdalardan sakınılmalı ve açıkta satılan gıdalar tüketilmemelidir.

Karışık yemeklerden uzak durun

Sınavdan bir gün öncesinde gaz problemi oluşturacak kurubaklagil, lahana gibi besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Başarıyı olumsuz etkileyeceği için; kızartma, birçok besinin bir araya gelmesiyle oluşan karışık yemekler, çok yağlı, ağır soslu yemekler tercih edilmemeli mümkün olduğu kadar hafif, yağsız besinler tüketilmelidir.

Kilo dengesizliği, mide bulantısı ve baş dönmeleri önlenebilir

Yoğun stres ile gelişen yeme davranış bozukluğu; kilo kayıpları veya aşırı kilo alma, mide bulantısı, kabızlık ve baş dönmeleri gibi birçok sağlık problemine sebep olabilir. Bu dönemde yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulanırsa; hem sağlık problemlerinden korunma hem de doğru besin seçimi ile başarıyı artırmak mümkün olabilir.

Kuşburnu ve papatya çayı tüketilebilir

Özellikle bu dönemde çok fazla çay, kahve ve kola içmek; kalp çarpıntısına, huzursuzluğa, geç saatlerde de uykusuzluğa, korku ve endişeye neden olur. Kolalı içeceklerde bol miktarda kafein içerir. Bunların yerine C vitamini içeriği yüksek kuşburnu, papatya, adaçayı gibi bitki çayları tüketmek daha doğrudur.

Stresi azaltıp mutlu olmak için...

Konsantrasyonun artması için; balık, ceviz, zeytinyağı, yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı et, pekmez, maydanoz, yeşil biber, kivi, portakal, kuşburnuna haftalık ve günlük beslenmede yer verilmelidir. Stresi azaltmak ve mutluluk hormonun artmasını sağlamak için de; tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, kepekli makarna, tam buğday unundan yapılmış kekler (ölçülü olmak kaydı ile ), süt, yoğurt, ayran, peynir, muz tüketilebilir.

Sınav sabahı kahvaltısı altın kural

Bilimsel çalışmalar sınav sabahı iyi bir kahvaltı ile güne başlayan çocukların sınavda daha başarılı olduğunu göstermektedir. Sabah stresle beraber mide bulantısı ve iştahsızlık olması çok doğaldır. Bu yüzden diğer zamanlara göre miktarlar az tutularak sağlıklı besinlerin tüketimi sağlanmalıdır. Yapılan en büyük hata beynin şeker ile çalışmasından dolayı fazla miktarda çikolata ve basit şeker içeren tatlıların tüketimidir. Bunlar kan şekerini hızla yükseltip düşürdüğü için beynin şekere olan ihtiyacını karşılamaz aksine kanda hipoglisemi olmasından dolayı tüketimi önerilmez. Bu yüzden sıvan sabahı, süt, ekmek, yulaf, meyve gibi besinler tüketilmelidir

Örnek Kahvaltı

• 1 bardak meyve suyu (taze sıkılmış tercih edilir)
• 1 dilim peynir
• 1 yumurta (haşlanmış veya yağsız tavada omlet)
• 1 tam ceviz veya 5-6 badem
• 4-5 adet zeytin
• 1 tatlı kaşığı pekmez1 -2 dilim tam buğday ekmeği
1 kivi veya 5-6 çilek veya 1 yemek kaşığı kuru üzüm domates, salatalık

Bacak bacak üstüne atmanın zararları nelerdir.



Bacakların üst üste atılmasının kan dolaşımını engellediği, bunun da varis için risk faktörü oluşturduğu bildirildi.

Varisin, bacaklardaki kirli kanı temizlemek üzere akciğere taşıyan yüzeysel toplardamardaki yetmezlik olduğunu kaydeden Adana Özel Meridien Hastanesi Radyodiagnostik Uzmanı Dr. Ali Rıza Necefzade, bacaklardaki kirli kanının çeşitli faktörlerin yardımı ile pompalanıp akciğere gönderildiğini anlattı. Dr. Necefzade, bu kanın yer çekimi ile tekrar geri dönmesine bacak toplardamarlarındaki kapakçıkların engel olduğunu dile getirdi.

Necefzade, söz konusu kapakçıkların da çeşitli kalıtımsal ve diğer faktörler sonucu işlevini yapamaz hale gelmesi halinde; akciğere gönderilen kanın, yer çekimi etkisi ile geri kaçıp, bacak toplardamarında birikerek özellikle kendini hissettiren ‘varis' adı verilen rahatsızlığı ortaya çıkarttığını belirtti.
Zamanında önlemi alınmayan bu şikayetlerin, ilerleyen dönemde iyileşmeyen yaralara, enfeksiyon, kanama ve damar için pıhtılaşma gibi ciddi problemlere yol açabileceği uyarısında bulunan Dr. Necefzade, her 4 kadından birinde de söz konusu şikayetlerin görüldüğünu kaydetti.

Necefzade, varis belirtilerini de şu şekilde sıraladı:
"Yorgun, şişkin ve ağırlaşan ayaklar, akşama doğru ortaya çıkan bacaklardaki dolgunluk hissi, bacakta yanma hissi, kaşınma, kramp ve gerilme, çeken veya batan baldır ağrıları, bilek veya eklem bölgelerinde şişmeler, kılcal kırmızı veya mavi renkteki varisler."
Bacakların sağlıklı kalması için önemli kurallar olduğunun altını çizen Dr. Necefzade, mümkün olduğu kadar çok hareket edilmesi, özellikle bacak kaslarının tatilde, uzun yolculuklar sırasında arabadan inerek yürüyüş yapılması, mümkünse günde en az 30 dakika bacakları yukarı doğru uzatılarak, bacakların yatakta da yüksek tutulması tavsiyesinde bulundu.

Dr. Necefzade, önerilerini de şöyle sürdürdü:
“Sıcaktan sakının, bacaklarınızı serin tutun. Güneşten sıcak kum, sıcak çamur banyosu, sauna gibi şeylerden uzak durun. Yazları soğuk su ile bacak duşu yapın. Bacaklarınızı üst üste atmayın, bu hareket dizlerinizi kilitler ve kan dolaşımını engeller. Yüksek ökçeli ve dar ayakkabıdan kaçının. Beslenmenize dikkat edin.”

Seyrek saçları güçlendiren formül




Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya Dökülerek seyrekleşmeye başlayan saçlarınız için bitkisel bir tedavi öneriyor…

Suna Dumankaya’dan Seyrekleşmiş Saçları, Gürleştirici Bitkisel Tedavi:

Eşit miktarda ılık zeytinyağı, susam yağı,

* 4 dövülmüş asprin,

* 4 damla kekik yağı,

* 4 damla lavanta yağı

* 1 tatlı kaşığı bira mayası

Bütün malzemeleri karıştırıp, saç diplerinize sürün. 2 saat bekleyip saçlarınızı durulayın. Son durulama suyuna da 2 çorba elma sirkesi katın. Bu uygulamayı haftada 1 defa tekrarlayın.

11 Mart 2013 Pazartesi

Greyfurt Diyeti -10 günde 5 kilo zayıflayın



Greyfurt diyeti, ABD de 1930′lu senelerde “10 Günde 5 kilo verdiren diyet” sloganı ile ün yapmış bir zayıflama  formülüdür. Bu diyet çoğu kimse tarafından mayo klinik diyeti olarak bilinse de aslında MayoClinic ile bir benzerliği yoktur.

 Greffurt diyetinin ana amacı sebze ve meyve tüketimini sınırlandırmak ve bunların yerine protein değeri zengin gıdalarla beslenme mantığı yatmaktadır. Et gibi kolesterol ve yağ oranı yüksek bir besin ile diyet süresince beslenmeye ağırlık verilerek yanında bolca greyfurt suyu tüketilir. Greyfurt’un yağ yakıcı özelliği sayesinde tüketilen et ve proteinli gıdaların bağırsaklarda yağa dönüşmeden yakılması ve vücut dışına atılması sağlanır. Greyfurt diyeti 1980 li yıllarda tekrar popüler hale gelerek 10 günde 5 kilo zayıflatan diyet sloganı ile tekrar ortaya çıkmıştır.
Greyfurtun zayıflatır mı? – G reyfurt suyu zayıflatır mı?

Greyfurt meyvesinin son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalarda kandaki insülin seviyesini azalttığı ve açlık hissini bastırdığı ispatlanmıştır. Greyfurt ve greyfurt suyunun içerisinde bulunan yağ yakıcı bitkisel enzimler de doğal bir zayıflama ilacı gibi etki göstermekte ve kilo verilmesini sağlamaktadır.

Greyfurt diyeti belirli bir diyet listesi ile uygulanabileceği gibi sadece günlük 1 bardak greyfurt suyu içerek ve yanında yarım greyfurt yenerek hiçbir diyet formülü uygulanmaksızın da gerçekleştirilebilmektedir. Sırf greyfurt tüketerek bir kişinin 3 ayda 3 kilo zayıflama sağladığı ABD deki üniversitelerde deney gruplarına yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır. Greyfurt diyetinin türlü diyet reçeteleri arasında bazıları günlük 800 kalori alımı ile sınırlandırılmıştır. Tabi bizlerin sizlere greyfurt diyeti için yapacağı temel tavsiye, aç bırakan diyet reçetelerini uygulamamanızdır.

Greyfurt diyet planında nelerin yenmesine izin verilir?
Greyfurt zayıflama yöntemleri ufak değişiklikler gösterse de temelde sabah, öğle, ikindi ve akşam ve gece yemeği olarak 5 ana öğüne bölünmüştür. Greyfurt diyeti boyunca diyet uygulayıcılarının şekersiz sade kahve ve bolca su içmeleri özendirilmektedir.

Örnek bir Greyfurt Diyet Planı:
* Sabah Kahvaltısı
2 adet yumurta, 2 ince dilim pastırma, sade kahve, yarım greyfurt veya 250 ml greyfurt suyu

* Öğle Yemeği
Çoban salatası, sınırsız et, yarım greyfurt veya 250 ml greyfurt suyu

* Akşam Yemeği
Kırmızı Lahana Kereviz pancar gibi kırmızı sebzeler ve nişastasız yeşil yapraklı sebzelerden oluşan bir yemek. Sınırsız et veya balık eti, yarım greyfurt veya 250 ml greyfurt suyu

* Gece atıştırması
250 ml yağsız süt
Greyfurt diyetinde salatalarda yağ kullanmak serbesttir. Yiyecekleri pişirerek yemeniz tavsiye edilir. Greyfurt suyunda şeker kullanmak yasaktır.

Greyfurt diyeti nasıl yapılır – Greyfurt diyet formülü nasıl zayıflatır?
Düşük karbonhidrat ve orta derecede protein alımı mantığına dayalı olan greyfurt diyeti, ortalama günlük 800-1000 kalori alımını amaçlamaktadır. Zaten düşük derecede kalori alındığı için greyfurt yenilmese veya suyu içilmese bile Greyfurt diyeti benzeri bir reçete zayıflatma potansiyeline sahiptir.

Greyfurtun faydaları ve yararları
Greyfurt meyvesi zaten oldukça besleyici bir besindir. C vitamini ve diyet lifleri açısından oldukça zengindir. Glisemik indeksi düşük olan bu meyve, kandaki insülin düzeyini düşürerek vücudun yağ depolamasına engel olur. Greyfurtun bilinen bir zararı yoktur.

10 Mart 2013 Pazar

Ağrı kesici etkisiyle süpürge otu



Süpürge otunun taze çiçekli dalları suda kaynatılarak kullanılır. Zeytinyağı ile merhem haline getirilip çıban ve egzamalara sürülürse faydası görülür. Lapa haline getirilip ağrıyan bölgeye konursa ağrıyı hafifletir. Kasları güçlendirir. Gece altını ıslatma şikayetlerini gidermeye yardımcı olur.
Gut ilacı dişbudak
Dişbudak ağacının kabukları, yaprakları ve tohumları kurutulup suda kaynatılarak kullanılır. Antioksidandır. Soğuk algınlığı ve kas ağrılarına iyi gelir. Yaprakları romatizma ve gut ağrılarını hafifletir ve anne sütünü arttırır. Kabukları ateş düşürücüdür.

Egzamaya dulaptal
Dulaptal ağacının yalnızca kabukları tıbbi olarak kullanılır. Bitkinin çiçekleri, meyvesi ve yeşil kısmı oldukça zehirlidir. Bu nedenle dahilen kullanılmamalıdır. Egzama gibi cilt hastalıkları ile arpacığa karşı etkilidir. Tentür halinde romatizmalı bölgeye sürülürse ağrıyı alır.

Deve dikeni ateşi alır
Deve dikeni tohumu tıbbi olarak faydalıdır. Bir tutam devedikeni suda haşlanarak yudum yudum içilirse ateşi düşürür. Sirkesi iştahı açar, mideye kuvvet verir ve hazmı kolaylaştırır. Kumları dökmeye yardımcı olur ve cinsel gücü arttırır. Migrene ieyi gelir.

Astıma deniz üzümü
Deniz üzümü çalısının kuru dalları suda kaynatılıp suyu içilerek kullanılabileceği gibi meyveleri de yenebilir. Bronşları genişletici etkisi ile astıma karşı faydalıdır. Terletici ve ateş düşürücüdür. Deri alerjilerine karşı etkilidir. Tansiyonu yükseltir.

Mayasıl tansiyon düşürür
Mayasıl otu çiçekleriyle birlikte kaynamış suda demlenerek çay şeklinde ya da haricen kullanılır. Yüksek tansiyonu düşürür. Gaz söktürücüdür. Mide rahatsızlıklarına iyi gelir. Kandaki şeker oranını düşürücü etkileri ile şeker hastaları için faydalıdır. Spazm çözücüdür.

Nezleye mine çiçeği
Mine çiçeği, kurutulmuş yaprakları ve kökleri kaynatılarak kullanılır. Lapa haline getirildikten sonra romatizma ağrılarına ve iltihaplara karşı kullanılabilir. Kurutulmuş mine çiçeği 5- 10 dakika kadar demlendikten sonra süzülerek çayı içilir. Nezle ilaçlarının pek çoğunda mine çiçeği bulunur.

Kozo ağacı tenya düşürür
Kozo ağacı kırmızı, beyaz çiçekli, 20-30 metreye kadar boylanabilen, Afrika kökenli bir ağaçtır. Reçine, kosin, prokosin, kosidin, kosotoxin içerir. Çiçekleri solduktan sonra toplanıp kurutularak kullanılır. Başlıca etkisi bağırsak şeritleri ve tenyaları düşürmeye yardımcı olmasıdır. Kabızlıkta da faydalıdır.

Spazmlara kasnı otu
Kasnı otu 2 metreye kadar boylanabilen, sarı çiçekli, otsu bir bitkidir. Zamk, uçucu yağ ve reçine içerir. Kasnının gövdesi çizilerek elde edilen sakızı kullanılır. İştahı açar ve hazmı kolaylaştırır. Ağrı kesici etkisi güçlüdür. En önemli özelliği de spazm şikayetlerini gidermesidir.

7 Mart 2013 Perşembe

Rihanna'nın taptaze cildinin sırrı ne?



Güzel ve ünlü şarkıcının pürüzsüz görünen cildinin sırrını makyaj artisti Mylah Morales anlatıyor.

Haftalardır tüm müzik listelerinin en üst sıralarında yer alan Diamonds'ın ardından şu sıralar Stay şarkısıyla gündemde olan Rihanna'nın klibindeki küvet görüntüleri kadar dikkat çeken bir konu daha var: Pürüzsüz ve sağlıklı görünen cildi!

Makyajsız olarak da bu kadar güzel görünen cildini, makyaj artisti Mylah Morales kısaca 'nem' ile özetliyor. Türkiye'de satışı henüz olmayan Japon kozmetik markası Koh Gen Do'nun Cleansing Spa Water ve Oriental Plants Milky Lotion'ını kullanan Morales, cildi önce nemlendirmiş sonrasında ise nemi cilde hapsederek Rihanna'nın cildinin pürüzsüz görünmesini sağlamış.

Siz de böylesine sağlıklı duran bir cildiniz olsun istiyorsanız öncesinde cildinizi derinlemesine temizleyerek işe başlayıp sonrasında ise nemlendirici kullanabilirsiniz.

4 Mart 2013 Pazartesi

Balık etli olmak daha sağlıklı




Hafif kiloluların kanser ve kalp rahatsızlığından ölme oranları daha düşük.


Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, hafif kilolu olanların kanser ve kalp rahatsızlığından ölme riskinin şişman ve zayıf olanlara göre daha düşük olduğunu bildirdi.

Yılmaz, tıbbın sürekli geliştiğini ve son yapılan araştırmalarda da balık etli olmanın yani tıp dilinde hafif kilolu olmanın insan sağlığı açısından daha iyi olduğunun ortaya çıktığını, yıllardır uygulanmakta olan yaklaşımın yeni bilgiler ışığında değiştiğini belirtti.

Amerika'da yapılan bir araştırmaya değinen Yılmaz, ''Hafif kilolu olanların kanser ve kalp rahatsızlığından ölme riskinin hem şişman hem de zayıf olanlara göre daha düşük olduğu, biraz fazla kilonun bazı hastalıklara karşı koruyucu olabileceği ortaya çıktı. Kilolu olmakla birlikte bazı riskler ortaya çıksa da tehlikeler düşünüldüğünden daha azdır'' dedi.

HAFİF KİLOLU OLMAK BAZI HASTALIKLARA KALKAN

Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, hafif kilolu veya şişman olan kişilerin sadece diyabet ve böbrek rahatsızlığından ölüm risklerinin fazla olduğunu aktararak, ''Kanser ve kalp rahatsızlığından yüksek ölüm oranına bu grupta rastlanmıyor. Şişmanların, kalp, diyabet ve böbrek hastalıkları ile aşırı kiloya bağlı göğüs, bağırsak ve pankreas kanseri gibi bazı rahatsızlıklardan ölüm riski epey yüksek ancak biraz kilolu olmanın, tüberküloz, amfizem, zatürre, Alzheimer ve yaralanmalar gibi diğer ölüm nedenlerine karşı da açıkça koruyucu bir etkisi bulunuyor'' diye konuştu. Fazla kilonun vücuttaki bazı hastalıklara karşı savaştığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

''Fazla kilonun vücudun hastalıklarla savaşması ve iyileşmesi için yaşamsal depo vazifesi gibi bir görevi bulunabiliyor. Fazla kilolu olabilirsiniz ama daha yağsız bir vücut hacminiz, daha kemikli ve kaslı bir yapınız olabilir. Bu da kişi için iyi olabilir. Yani fazla kilo her zaman fazla yağlı olmak anlamına gelmeyebilir.''

Kilo ve sağlık hakkında yapılan araştırmalarda fazla kilo ve obezite arasındaki farkın vücut kitle indeksi (BMI) ile belirlendiğini aktaran Prof. Dr. Yılmaz, ''25-29,9 BMI fazla kilolu, 30 ve üzeri BMI obez olarak değerlendiriliyor. Sonuç olarak biraz fazla kilolu olmak düşünüldüğü kadar kötü olmayabilir'' ifadelerini kullandı.

Diş ağrısı neden hep gece başlar?



Gece başlayan şiddetli diş ağrısının ileri derecede çürümüş bir dişin iltihaplanmaya başlamasıyla ortaya çıkabileceğini belirten Diş Hekimi Yeşim Tünal Güzey, iltihabın diş sinirinin ölmeye başlaması ile oluştuğunu söyledi. İltihabın kök dışına doğru yayılmaya çalışmasıyla dokularda baskı ve bu nedenle ağrı oluştuğunu vurgulayan Güzey, “Bu durum diş hekimliğindeki en şiddetli ağrıdır. Şiddetli ağrının bilhassa gece oluşmasının sebebi; gece saatlerinde hormonal farklılıklar nedeniyle damarlarımızın genişlemesidir. Kök ucundaki iltihap dişte dolaşım bozukluğu oluşturur ve bu durum basınca neden olur. Basınç diş içindeki sinirler üstünde ağrı yapar” dedi.

Peki gece başlayan diş ağrısına müdahale nasıl yapılmalı? Güzey’in önerisi şöyle:

“Öncelikle diş üzerinde ve dişlerin arasında bulunan gıda birikintileri, diş fırçası ve diş ipi kullanılarak temizlenmeli. Yarım su bardağına yarım çay kaşığı tuz ilave edilerek ılık tuzlu su ile ağız iyice çalkalanmalı.Sıcak iltihabı arttıracağı için kesinlikle sıcak uygulanmamalı.”

İKİNCİ AĞRIYA NEDEN OLMAYIN

Ağrıyan diş üzerine herhangi bir ağrı kesici ilaç ve kolonya gibi solüsyonların uygulanmaması gerektiğine dikkat çeken Güzey, “Kimyasal yapıları nedeniyla bu gibi ilaçlar dişetinde ve çevre yumuşak dokularda tahrişlere neden olabilir. Bu da diş ağrısının yanında ikinci bir ağrının oluşmasına yol açacaktır” dedi ve evde yapılabilecek müdahaleler hakkında şunları söyledi:

“Eğer iltihap nedeniyle yüzde şişlik oluşmuşsa o bölgeye soğuk kompres yapılmalı. Hekimi yanıltmamak için ilaç almadan bir an önce diş hekimine gitmekte fayda var. Gidilemiyorsa mutlaka bir ağrı kesici alınmalı. Ancak ağrı kesiciler kısa bir müddet etki gösterdikten sonra yetersiz kalır. Çok sayıda ağrı kesici alınması da, ağrı için bir çözüm olamaz, sadece mideye zarar verir. Diş üzerinde çürük nedeniyle oyuk oluşmuşsa buraya çok az karanfil yağı emdirilmiş pamuk koyulabilir. Ancak bu işlemi yaparken bu yağın diş etine sızmamasına dikkat edilmeli çünkü karanfil yağı da yumuşak dokuları tahrip edici özelliğe sahiptir.”

Diş Hekimi Yeşim Tünal Güzey, çürük diş tedavisini, “Diş doktoru tarafından anestezi yapılarak dişin çürüğü temizlenir. Böylece diş içinde meydana gelen iltihabi baskı azaltılır. Daha sonra ise dişin siniri alınarak kanal tedavisi yapılır” şeklinde özetledi.

ntvmsnbc

3 Mart 2013 Pazar

Gebelikte Kansızlık nasıl önlenir.


Gebelikte pek çok sebeple kansızlık görülebilir. Bunlardan en sık görüleni yetersiz beslenme sonucu oluşan demir eksikliğine bağlı kansızlıktır. Gebelikte gerek annenin gerekse bebeğin artan gereksinimi nedeni ile içinde demir bulunan hapların (kan hapı) kullanılması önerilir.

 Kan hapları gebeliğin beşinci ayından doğuma kadar ve doğumdan sonra 1 ay süreyle kullanılmalıdır. Kansızlık, vitamin eksikliğine bağlı kansızlık da olabilir. Bu durum yeşil çiğ sebzeleri ve eti yiyen kişilerde görülür. Bu tür kansızlık bir tür vitamin verilerek tedavi edilebilir.

Cildi canlandıran doğal yüz maskesi tarifi




Kırışık Ciltler İçin Bakım Kremi

Malzemeler:
1 çorba kaşığı balmumu
1 çorba kaşığı vazelin
5 adet E vitamini kapsül
1 çay kaşığı fındık yağı
1 çay kaşığı buğday yağı
1 çay kaşığı soya yağı

Hazırlanışı:
Balmumu ve vazelini eritin. Fındık, soya ve buğday yağlarını ekleyerek karıştırın. Son olarak E vitamini kapsüllerini karışıma boşaltarak iyice karıştırın. Cam kapta buzdolabında 4 gün muhafaza ederek kullanabilirsiniz.

Her Türlü Cilt İçin Bakım Kremi

Malzemeler:
1 çorba kaşığı bal
4 damla badem yağı
1 yumurta akı

Hazırlanışı:

Yumurta akını iyice karıştırın. Ardından bal ve badem yağını ağır ağır ekleyin. Karışımı düzgün bir kıvam alıncaya kadar karıştırmaya devam edin. Cildi kuru olanlar birkaç damla daha fazla badem yağı kullanabilirler. Cam kapta buzdolabında 1 hafta muhafaza ederek kullanabilirsiniz.

Göz Altlarındaki Şişlikler İçin

Malzemeler:
1 çorba kaşığı kuşburnu
1 su bardağı su
2 dilim salatalık

Hazırlanışı:

Kuşburnunu yaklaşık 10 dakika kadar kaynatın. Göz pamuklarınızı bu suya batırarak 10 dakika gözlerinizde bekletin. Ardından 2 dilim salatalığı gözlerinizin üzerine koyun ve 10 dakika bekletin. Bu formülü sabah ve akşam uygulayabilirsiniz.

Göz Kenarlarındaki Kırışıklıklar İçin

Malzemeler:
1 ampul E vitamini
2  damla fındık yağı
2 damla buğday yağı
1  tatlı kaşığı arı sütü
2 adet marul yaprağı

Hazırlanışı:

Marul yapraklarını blendırdan geçirerek suyunu çıkartın. Diğer malzemelerle birlikte bir cam kap içerisinde iyice karıştırın. Hazırlanan karışıma göz pamuklarınızı batırarak gözlerinizin üzerine yerleştirin. 5 dakika sonra gözünüzden pamukları alın. Aynı karışıma göz pamuklarınızı batırın ve göz etrafında hafif masaj yaparak gezdirin

Tedavi Edilmeyen Sinüzit Gözü ve Beyni Vuruyor


Antibiyotik tedavisi, sinüzit hastalığına genellikle çözüm sunsa da; hastalar zaman zaman tedavi sürecini aksatabiliyor. Bu durumda sorun kronikleşebiliyor ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Fikret İleri, şunları söyledi: "Sinüs boşluklarının çevresinde, göz ve beyin yer alıyor.

 Dolayısıyla sinüs enfeksiyonu çevreye yayıldığında; yüz kemiklerinde osteit denilen iltihaplanmalara, göze yayıldığında körlüğe kadar giden durumlara neden olabiliyor. Beyne yayıldığında ise menenjit ya da beyin apsesi tehlikesi oluşabiliyor."

1 Mart 2013 Cuma

Diyet yaparken önce motivasyon gerekli.


Kışın alınan kiloların yaz öncesi verilmek istenmesi onlarca diyeti beraberinde getiriyor. Her başlanılan diyet ise kısa sürede sonuç alamama, kolay yorulma ve pes etmeyle yani hüsranla sonuçlanıyor.

Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri Altunizade Şubesi ise diyet yapan ya da diyet yapmayı düşünenler için bir motivasyon günü düzenliyor. Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri Altunizade Şubesi diyet ve beslenme uzmanı İpek Konuralp, etkinlikte kilo kontrolünde güncel yaklaşımlar ve yeni tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verecek, yaz aylarına daha formada girmeye yönelik önerilerini paylaşacak.

Etkinlikte, kilo problemi yaşayan hastaların tedavi süreçlerindeki motivasyon kaybını yerine getirecek, sağlıklı yaşama ilişkin keyifli bir sohbet gerçekleşecek ve kilo kontrolündeki başarı hikayeleri paylaşılacak. Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri Altunizade Şubesi’nde Cumartesi günü saat 14.00’de başlayacak etkinliğe isteyen herkes katılabilecek.

Doktor balıklar güzellik merkezlerinde sedef ve mantar tedavisi yapıyor.


Sivas’ın Kangal başta egzama, mantar ve sedef olmak üzere çeşitli cilt hastalıkları ile yaraların iyileştirilmesinde kullanılan, yurt dışına çıkarılmaları yasak olmasına rağmen gizlice kaçırılarak şu anda bazı ülkelerde de yetiştirilmeye başlanan doktor balıklar, şimdi de güzelliğin hizmetinde kullanılmaya başlandı.

İzmit’te yeni açılan bir güzellik merkezinde hazırlanan el ve ayakların sokulduğu özel havuzlu koltukta doktor balıklar kadınların el ve ayaklarındaki istenmeyen deri ve kabukları temizleyip ‘masaj’ yapıyor.

Diyetisyen Ercan Kaplan, “Bu balıkların manikür pedikür yapma özellikleri var. Ölü dereyi temizleme özellikleri var. Aynı zamanda mantar tedavisinde kullanılıyor. Sedef, egzema ve belli rahatsızlıklarda tedavici edici özelliği olan balıklar. Zaten Kangal’daki kaplıcanın özelliğini herkes biliyor. Fakat biz bu balıkları yurt dışından getirmek zorunda kaldık. Kangal’dan dışarı çıkışı yasaktı. Bunlar yurt dışında üretilmişti. Özel bir suyu var. İnsanlar başta biraz çekiniyor. ‘El, ayağımı balıkların içine nasıl sokacağım’ diyorlar. Fakat girdikten sonrada çıkmak istemiyorlar. Balıkların aynı zamanda dolaşımı düzenleyici özelliği olduğu için ayaktaki laktik asitin uzaklaşması ve ayaklarınızın dinlenmesine yardımcı oluyor. Her zaman da bilindiği üzere ayaklarda akapunktur noktaları var. Ayaklardaki akapunktur noktalarını uyararak rahatlamayı sağlıyor. 20 dakikanın bitiminde hastalarımız çıkmak istemiyorlar. ‘Bir 10 dakika uyumama müsade edin öyle çıkayım’ diyorlar.”

Doktor balıklara ilk kez masaj yaptıran Aslı Zan, ilk girdiğinde yadırgadığını daha sonra kendisini çok iyi hissetmeye başladığını, balıkların kendisine masaj yaptıkları duygusuna kapıldığını belirterek, “Gün sonu kesinlikle kullanılmalı diye düşünüyorum. Özellikle çalışan kişiler için harika bir duygu. Manikür pedikür yapma gibi özelliği de var. Herkese tavsiye ediyorum” dedi.

DHA

24 Şubat 2013

Read more: http://www.saglikekibi.com/can/cilt-hastaliklari/guzellik-merkezlerinde-sedef-ve-mantar-hastaligi.html#ixzz2MInwlEhu

Sivilce ve akne tedavisi nasıl yapılır


SİVİLCE için ortalama 3 ay kadar kullanılması gereken bitkiler hazırlanmakta ve bu hastalık tamamen geçmektedir
Akne, yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili kronik bir deri hastalığı. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür ve bu hastalığın tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsızlıklara yol açar. Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalara tıpta komedon adı verilir. Komedon oluştuktan sonra, normalde de cildimizde bulunan propionibacterium acnes adlı bakteri buraya yerleşir ve akne oluşumuna katkıda bulunur.

Genellikle akne ergenlik döneminde başlar ve 16 yaşındaki gençlerin %83'ünde farklı klinik derecelerde akne vardır. Akne insidansı %30 ile %66 arasında değişmektedir. Kızlarda en sık 14-17 yaşları arası, erkeklerde ise 16-19 yaşları arasında görülmektedir. Gençlerin %15'inde majör akne denilen klinik form, %85'inde ise daha hafif olan minör form görülmektedir. Erken ergenlik dönemdeki gençlerin hemen hemen %80'inde komedonlar gözlenmektedir. Aknenin hangi yaştan itibaren kendiliğinden gerilediğine dair fazla yayın yoktur. Ancak genellikle 20'li yaşlardan itibaren gerilemeye başladığı bilinmektedir. Bununla beraber 40 yaşına kadar tedaviye ihtiyacı olan hastalar da mevcuttur. Bu hastaların çoğunu kadınlar oluşturmaktadır.

Akne nasıl yok ediliyor?
Sen de akne problemi yaşıyor ve bir uzmandan yardım almayı düşünüyorsan, işte seni bekleyen çözümler…
Yüzünü sabah akşam güzelce temizlemen istenir. Ayrıca doktorun, senin cildine uygun kurutucu etki gösteren ilaçlar önerecektir. Yüzüne, uzman tarafından meyve asitli maskeler uygulanır. Ayrıca akne, olduğu yerde kurutulup yok edilmeye, tıkanan noktalar temizlenmeye çalışılır. Her şeye rağmen etkili bir sonuç alınamazsa, antibiyotiğe başlanır.
Ayda bir tahlil yapılır ve bu süreç, düzenli olarak takip edilir. Sakın unutma, aknelerden kurtulmak sabır isteyen bir durum. Üstelik iyi bir uzmana gitmeli, yoksa cildinde iz ve çukurlukların kalması riskiyle karşı karşıya kalabilirsin. Akneler bizi terk ederken, derecelerine göre arkalarından iz bırakabiliyor. Eğer bu izler krater şeklinde çökükse, cilde zımpara yapılıyor. Ya da bazı lazer cihazlarıyla çevresindeki krater soyulup çukurluğun seviyesine inmeye çalışılıyor. Kimyasal peelingler de çözüm yollarından biri.

Akne'yi tamamen engellemek mümkün mü?
Bu süreç, hormonal olduğu için önüne geçmek mümkün değil. Ancak daha iyi görünmek için gözeneklerin temizliğine dikkat etmelisin. Örneğin meyve asidi ve kil içerikli ürünler kullanabilirsin. Dr. Betül Şengör, “Buhar ile birlikte siyah noktaların sıkılmasını asla önermiyorum. Bu, hiç doğru değil” diyor ve peeling jellerini öneriyor. Eğer 20 yaşını geçmiş olmana rağmen, aknelerle baş etmekte zorlanıyorsan, bir cilt doktoruna giderek bunun nedenini araştırabilir ve akne oluşumunu yavaşlatabilirsin.

İPUCU
 Clinique baş dermatologu Dr. David Orentreich’nin seni sivilcelerden koruyacak altın ipuçları var… Asla makyajını temizlemeden uyuma.
Sivilcelerini sıkma, çünkü bu, bakterinin yayılmasına neden olur. Ayrıca sıkılan sivilce kızarık bir hal alarak daha kötü görünür.
Temizleme-arındırma ve nemlendirme olmak üzere üç adımdan oluşan bir cilt bakım sistemini düzenli olarak uygula.

Az yediğiniz halde zayıflayamıyormusunuz?



Pek çok kişi metabolizmasının yavaş çalışmasından, bu yüzden de kilo verememekten yakınır. Peki, metabolizmanız gerçekten de yavaş mı çalışıyor? Şişman mısınız? İdeal kilonuz kaç olmalı? Günde kaç kilo kalori almalısınız? Tüm bu soruların cevabını Beslenme ve Diyet Uzmanı Simge Çıtak açıkladı.

Alınan kalorinin harcanan kaloriden fazla olması durumunda şişmanlık olur. Sadece yediğiniz yağlar değil, vücudun yakamadığı her şey, yağa dönüşüyor. Vücudun depolama şekli budur. Danışanlarımdan “ama ben fazla yağ yemem ki, bu kadar yağ da nerden çıktı?” yakınmalarını çok duyuyorum. Fazladan yediğiniz çilek de, ekmek de vücutta adipoz dokuda (yağ dokusu) depolanıyor. O yüzden beslenmede denge çok önemli. Tüm besin grupları arasında denge kurmalıyız.

Bazal metabolizma insanın kilo dengesini korumasında önemli bir etkendir
Bazal metabolizma hızı, kişinin 24 saat içinde, doku ve organları için gerekli olan enerji ihtiyacıdır. Yani siz hiçbir şey yapmazken zaten sistemin çalışabilmesi için kaloriye ihtiyaç vardır ve buna bazal metabolizma hızı diyoruz. Vücudumuzda en yüksek bazal metabolizma hızı, karaciğerimize aittir.

Bazal metabolizma için harcanan enerji, vücut enerjisinin yaklaşık yüzde 60 - 70’ini oluşturur. Bu sebeple alınacak kalorinin hesaplanabilmesi için bazal metabolizma hızının hesaplanması önem taşır. Bunun hesaplanmasında pek çok formül kullanılıyor, bu formüller gerçek metabolizma hızınızı ölçemezler ancak ortalama bir değer verebilirler. Kesin sonuç veren, gerçek ölçüm, ağızdan oksijen tüketim kapasitenize göre yapılır. Bazal metabolizma hızı ölçüm cihazı, 10 - 15 dakika süreyle, siz dinlenme halindeyken ağızdan oksijen tüketiminizi ölçer. Bu ölçümün doğru sonucu verebilmesi için ölçüm öncesi egzersiz yapmamak, kafein gibi uyarıcı maddeler tüketmemek önemlidir. Yani “benim metabolizma hızım yavaş” ya da “hızlı” demek için gerçek bir ölçüm yaptırmak gerekir.

Diyete başlamadan önce mutlaka metabolizma hızınızı ölçtürün!
Fitmate bazal metabolizma ve performans test cihazıyla çok daha iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Fitmate, istirahat halindeki metabolizma hızının ölçülmesini sağlayarak kişiye özel ayrıltılı bir beslenme programının çıkarılmasına yardımcı oluyor. Klinik testlerle sonuçlarının doğruluğu kanıtlanan cihaz bugüne kadar bir çok merkezin formüller kullanarak hesapladığı bazal metabolizma hızını kişiye özel olarak kişinin oksijen tüketimini üzerinden en son teklonoji kullanarak hesaplıyor. Formülle hesaplanan bazal metabolizma sonuçları ile Fitmate ile yapılan ölçüm arasında diyet içeriğini önemli ölçüde etkileyecek farklar görülüyor.

Bazal metabolizmanın hızını yaş, cinsiyet, yapı, stres, tiroid gibi sağlık sorunları etkiler. Bu nedenle Uzman Diyetisyen Simge Çıtak mutlaka diyet öncesi metabolizmanın ölçülmesini ve hızının tespit edilerek ona göre bir uygulama yapılmasını tavsiye ediyor.

Evde ketçap yapıyoruz.Doğal ve sağlıklı ketçap



Bol sarımsaklı, soğanlı ve muhteşem lezzetli ketçebı evde yapmaya ne dersiniz?

Kızarmış ekmeğin üzerine sürebileceğiniz, yemeklerinizde kullanabileceğiniz ketçabı çok kısa sürede evde hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

 1 Adet kırmızı soğan
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 adet kereviz sapı
2 diş sarımsak
1çorba kaşığı kişniş tohumu
2 adet karanfil
5 adet orta boy taze domates
500 gr. konserve doğranmış domates
100 ml. veya 1/2 su bardağı kırmızı şarap sirkesi
1,5 gr, 1 çorba kaşığı esmer şeker

Yapılışı:

Ev yapımı ketçap hazırlamak için zeytinyağı, sarımsak, ince ince doğradığınız soğan, kereviz sapı, kişniş tohumu, karanfil, tuz ve karabiberi sos tenceresinde kısık ateşte 10-15 dakika pişirin.

Diyete başlamadan önce metabolizma hızınızı ölçtürün!



Pek çok kişi metabolizmasının yavaş çalışmasından, bu yüzden de kilo verememekten yakınır. Peki, metabolizmanız gerçekten de yavaş mı çalışıyor? Şişman mısınız? İdeal kilonuz kaç olmalı? Günde kaç kilo kalori almalısınız?

Yukarıdaki tüm soruların cevabını ART Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Simge Çıtak veriyor:

Alınan kalorinin harcanan kaloriden fazla olması durumunda şişmanlık olur. Sadece yediğiniz yağlar değil, vücudun yakamadığı her şey, yağa dönüşüyor. Vücudun depolama şekli budur. Danışanlarımdan “ama ben fazla yağ yemem ki, bu kadar yağ da nerden çıktı?” yakınmalarını çok duyuyorum. Fazladan yediğiniz çilek de, ekmek de vücutta adipoz dokuda (yağ dokusu) depolanıyor. O yüzden beslenmede denge çok önemli. Tüm besin grupları arasında denge kurmalıyız.

Bazal metabolizma insanın kilo dengesini korumasında önemli bir etkendir
Bazal metabolizma hızı, kişinin 24 saat içinde, doku ve organları için gerekli olan enerji ihtiyacıdır. Yani siz hiçbir şey yapmazken zaten sistemin çalışabilmesi için kaloriye ihtiyaç vardır ve buna bazal metabolizma hızı diyoruz. Vücudumuzda en yüksek bazal metabolizma hızı, karaciğerimize aittir.

Bazal metabolizma için harcanan enerji, vücut enerjisinin yaklaşık yüzde 60 - 70’ini oluşturur. Bu sebeple alınacak kalorinin hesaplanabilmesi için bazal metabolizma hızının hesaplanması önem taşır. Bunun hesaplanmasında pek çok formül kullanılıyor, bu formüller gerçek metabolizma hızınızı ölçemezler ancak ortalama bir değer verebilirler. Kesin sonuç veren, gerçek ölçüm, ağızdan oksijen tüketim kapasitenize göre yapılır. Bazal metabolizma hızı ölçüm cihazı, 10 - 15 dakika süreyle, siz dinlenme halindeyken ağızdan oksijen tüketiminizi ölçer. Bu ölçümün doğru sonucu verebilmesi için ölçüm öncesi egzersiz yapmamak, kafein gibi uyarıcı maddeler tüketmemek önemlidir. Yani “benim metabolizma hızım yavaş” ya da “hızlı” demek için gerçek bir ölçüm yaptırmak gerekir.

ART Tıp Merkezi'nde uygulanan Fitmate bazal metabolizma ve performans test cihazıyla çok daha iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Fitmate, istirahat halindeki metabolizma hızının ölçülmesini sağlayarak kişiye özel ayrıltılı bir beslenme programının çıkarılmasına yardımcı oluyor. Klinik testlerle sonuçlarının doğruluğu kanıtlanan cihaz bugüne kadar bir çok merkezin formüller kullanarak hesapladığı bazal metabolizma hızını kişiye özel olarak kişinin oksijen tüketimini üzerinden en son teklonoji kullanarak hesaplıyor. Formülle hesaplanan bazal metabolizma sonuçları ile Fitmate ile yapılan ölçüm arasında diyet içeriğini önemli ölçüde etkileyecek farklar görülüyor.
Bazal metabolizmanın hızını yaş, cinsiyet, yapı, stres, tiroid gibi sağlık sorunları etkiler. Bu nedenle Uzman Diyetisyen Simge Çıtak mutlaka diyet öncesi metabolizmanın ölçülmesini ve hızının tespit edilerek ona göre bir uygulama yapılmasını tavsiye ediyor. (milliyet kadın)

Endüstriyel yoğurt kanser yapıyor.




Hemen hemen her sofrada yer alan yoğurtla ilgili çok önemli uyarı geldi. Bizim faydalı diye yediğimiz yoğurttaki asıl tehlikeyi Çapa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar açıkladı.

Çapa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar, endüstriyel yoğurdun yoğurt olmadığını ve son dönemde artan kanser vakalarında bunun etkisinin ilk sırada olduğunu söyledi.
Kanser hastalığı her geçen gün artıyor. Etrafımızda her gün birisine kanser teşhisi konulduğunu duyuyoruz. Uzmanlar, kanserdeki bu kadar yoğun bir artışı yalnızca sigara ile alkolle ve obezite ile açıklamanın mümkün olmadığını düşünüyor.

Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi öğretim üyesi Dr. Yavuz Dizdar bu kadar çok hasta ortaya çıkmasını herkesin maruz kaldığı bir etmenle olabileceği görüşünde. Beslenme açısından da birbirinden çok farklı sosyal statüdeki insanlarda da kanserin görüldüğüne dikkat çeken Dizdar, "şunları hayatınızdan çıkarın diyebileceğiniz neler var" sorusuna şu cevabı verdi:
"Biz bilim adamları olarak geçtiğimiz yıllarda bunu çok tartıştık. Birinci sırada olan yoğurt hala ilk sıradaki yerini koruyor. Bizim ülkemizde yoğurt, diğer ülkelere göre açık ara daha çok tüketilen bir üründür. Yoğurt, beslenmeden öte insan vücudunun dengesinin korunması açısından da çok önemlidir."

Bu sözleri ifade eden Yavuz Dizdar, bir noktanın altını çiziyor. "Ama işlemden geçmemiş, endüstriyel yoğurt olmamalı" diyor. Dizdar, endüstriyel yoğurttan niçin uzak durulması gerektiğini de şöyle anlayor:

"Çünkü endüstriyel yoğurt, yapay bir ürün. Ekşimiyor, dolapta bekleyen yoğurdu haftalar boyunca üstten yemeye devam etseniz bir şey olmuyor. Bunu ben defalarca test etmiş biri olarak biliyorum. Biraz dikkat eden herkesin de bildiğini düşünüyorum.

Bir ürün bu kadar çok tüketiliyorsa, bu kadar derin bir değişime gitti ise sorun var demektir. Bir gıdanın bozulma biçiminin dönüşmüş olması, ekşimenin ötesinde küflenmeyi bile atlıyor olması içerikte çok fazla değişiklik yapıldığını gösterir. Kimse kusura bakmasın. Bunlar yoğurt değiller. "
Ana fermente ürünün yoğurt olduğunu hatırlatan Dizdar, maalesef Türkiye'de olmazsa olmazın başında yoğurt ve ayranın geldiğini hatırlatıyor.

HER ŞEY SON 10 YILDA DEĞİŞTİ

Türkiye'de yoğurdun bir 10-15 yıl önce kesinlikle böyle olmadığını hatırlatan Dizdar, bu yeni yoğurt yönteminin bilinçli bir şekilde Türkiye'ye dayatıldığını söyledi. Dizdar, bu güçlerin, yoğurda ilişkin Türkiye'deki yasal tebliğleri bile değiştirdiğini ifade etti. Kendisinin bu konuda eleştirileri gündeme getirdiğinde bazı endüstriyel yoğurt üreticilerinin, "Hocam size bozulmayan yoğurt verdik daha ne istiyorsunuz" diyenlerin olduğunu dile getirdi.
Dizdar, "Peki hayatımızdan her şeyi ile yoğurdu çıkarmalı mıyız?" sorusuna da kesin bir cevap veriyor. "Kesinlikle hayatımızdan çıkarmamalıyız. Tam tersine mümkün olduğu kadar daha çok yer açmalıyız. Ama, endüstriyel yoğurdu bırakıp yoğurdu evde yapmalıyız" diyor.

Rota Haber

Sedef Hastalığı bitkisel tedavi kürleri



Sedef hastalığından şikayetçiyseniz bu bitki kürlerini uygulamalısınız;

1. tarif,

Kurt pençesi, şahdere otu, papatya, mine çiçeği, fesleğen, lavanta çiçeği, ada çayı,
kekik, ıhlamur, huş ağacı, söğüt yaprağı veya kabuğu, biberiye, enginar, hindiba, ökse
otu, kuşburnu, alıç, hünnap, mayasıl otu, otların bir kısmı veya ayrı ayrı karıştırılıp çay
yerine aç veya tok karnına ballı veya pekmezli içilir.

2. tarif

100 gr. ardıç katranı
50 gr. toz kükürt, karıştırılıp harici sedeflere krem gibi sürülür.

3. tarif

Mersin yağı, kantaron yağı, çam reçinesi, kayısı, havuç, buğday yağı, portakal yağı
karıştırılıp harici sürülür.

4. tarif

20 gr. telli sürür
20 gr. mürdesenk
20 gr. kurşun tozu
150 gr. vazeline karıştırılıp harici sürülür.

5. tarif

100 gr. arı sütü
100 gr. ravent kökü
100 gr. zerdeçal
100 gr. polen
1 kg. bala karıştırılıp 3 öğün aç karnına 1 bardak kayısı suyuna 1 yemek kaşığı karıştırılıp içilir.

6. tarif

50 gr. krem tartar
50 gr. ravent kökü
50 gr. lüle kükürt
50 gr. kil-i ermeni
50 gr. demir dikeni tohumu

Sedef hastalığı nedir? tedavisi nasıl yapılır?



Sedef Hastalığı Nedir Sedef deride kırmızı üzeri beyaz pullu çeşitli büyüklükte döküntülerle seyreden iyileşme ve tekrarlamayla ömür boyu sürebilen bir cilt hastalığıdır. Toplumda her 100 kişiden 1-2’sinde rastlanır.

SEDEF HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?.
Sedef hastalığı deri üzerinde sedef beyazı renkte pullanmaların olduğu kırmızı plaklar halinde ortaya çıkar. Derinin üst katmanı aşırı derecede büyür ve kalınlaşır. Tırnaklarda bozukluk olabilir.

SEDEF HASTALIĞININ SEBEBİ NEDİR? NELER SEDEFİ ARTTIRIR?
Sedef hastalığının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Hastalığın gelişimini ve şiddetini etkileyen birçok faktör olabilir. Hastalığa yatkınlığı olan kişilerde aşırı stres güneş yanığı deriye çarpma sürtünme gibi travmalar bazı ilaçlar boğaz iltihabı hastalığı ortaya çıkarabilir veya belirtilerini arttırabilir. Bu yüzden sedef hastaları veya ailesinde sedef olanlar sedefi arttıran veya ortaya çıkarabilen bu faktörlerden kaçınmalıdır. Bağışıklık sisteminin de etkisi vardır.

SEDEF HASTALIĞININ ÇEŞİTLERİ VAR MIDIR?
Sedef hastalığının şekli şiddeti devam etme süresi yerleşim yeri açısından çeşitleri vardır. En sık olarak önce küçük kırmızı bir kabarıklık oluşur. Giderek genişleme ve kabuklanmalar ortaya çıkar. Kabuklar sedefi beyaz veya gümüşi renklidir. Kabuklar kaldırıldığında altta küçük kırmızı kanama alanları görülür. Keskin sınırlı genelde simetrik çeşitli büyüklüklerde deriden hafif kabarık plaklardır. Vücudun her yerinde görülebilse de saçlı deri diz dirsek ve sırtın alt kısmı sıklıkla tutulan bölgelerdir

Sedef hastalığı olan kişilerde yüzde 10’a varan oranlarda eklem şikâyetleri olabilir.

28 Şubat 2013 Perşembe

Kır saçlara doğal çözüm



Kır saçlara doğal çözüm

Eski dönemlerde kadınların beyazlamış kaşlarına, ateşe tutulmuş ceviziçi sürdüklerini, beyazlayan saçları için de çeşitli bitkisel yağlar kullandıklarını anlatan Seda Sakacı Japonya’da yetişen wasabi japonica adlı bitkinin beyaz saçların kendi rengine dönmesinisağlamak için kullanıldığını da söyledi.
Seda Sakacı’nın beyazlayan saçlar için önerdiği formül ise şöyle:

Malzemeler:

- 30 ml havuç tohumu yağı

- 10 ml ısırgan tohumu yağı

- 10 ml çörekotu yağı

- 20 ml ceviz yağı

Uygulama: Malzemelerin tamamını karıştırdıktan sonra koyu renk bir cam şişeye koyun ve haftada iki kez saç diplerinize masaj yapın. Saçlarınızı doğal bir şampuan veya zeytinyağı sabunu ile yıkayın.



Seda Sakacı