6 Nisan 2013 Cumartesi

Yüksek Tansiyona karşı etkili gıdalar ve besinler



Tansiyon hastalarının en fazla tüketmesi gereken meyve ve sebzenin çilek ve ıspanak olduğu bildirildi. 
Sinsice gelişen tansiyon konusunda bilinçlenmenin hastalığı önlemede etkili olacağı kaydedildi. Tansiyonun sessiz ve derinden geliştiğini ve tespit etmenin çoğu zaman güç olduğunu belirten uzmanlar, tansiyonu önlemede beslenme alışkanlıklarının oldukça önemli olduğunu söylediler. 

Anne annelerimiz ve büyükbabalarımızın tıbbi bilgileriyle günümüzdeki tıbbi tavsiyeleri birleştirerek iyi neticeler alınabileceğini kaydeden uzmanlar şunları söyledi:



KALBE, GÖZE, BÖBREĞE

"Çilek ve ıspanağın tansiyona iyi geldiğini biri söylese inanmazsınız. Aslında körpe ve bol sulu çilekler insanın dolaşım sistemini temizliyor. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için birebir. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu için yüksek tansiyon ve kolesterolü düşürür. Yalnız şeker hastaları dikkat etmesi gerekir" uyarısında bulundular.

EN KUVVETLİ ANTİ SEBZE


Ispanağın da tansiyona karşı kuvvetli anti sebze olduğuna işaret eden uzmanlar, "Ispanak kalp hastalıklarına, felce, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, ruhi dengesizliklere ve yaşlılık lekelerine etkilidir" dedi.

Yüksek tansiyon ile mücadele yöntemleri nelerdir?



Tansiyon ölçerken bunlara dikkat edin!

Dünyada yaklaşık olarak 1,5 milyar kişi bu rahatsızlıkla baş ederken, ülkemizde ise hipertansiyonu olan hasta sayısı neredeyse 15 milyonu buluyor.

Aslında hipertansiyon tedavi edilebilir, hatta önlenebilir bir hastalık.  Dünya Sağlık Örgütü bu konuya dikkat çekmek amacı ile bu yıl Dünya Sağlık Günü olan 7 Nisan’ı “hipertansiyon” konusuna ayırdı. 7 Nisan’ın ana teması  “KAN BASINCINIZI KONTROL EDİN!”olarak seçildi.  Liv Hospital Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat yüksek tansiyonla mücadelenin yollarını ve tansiyon ölçerken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

Kan basıncını kontrol etmek için 2 konu çok önemlidir:

Kan basıncını ölçtürmek ve doğru ölçmek:  Hipertansiyon erken dönemde belirti vermediği için kan basıncını ölçtürmeden tanı koymak mümkün değildir. Ülkemizde kan basıncı yüksek 2 kişiden biri hastalığının farkında değildir. Doğru tanı koymak için kan basıncı doğru ölçülmelidir.  

Yüksek kan basıncını düşürmek: Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması yani egzersiz, sigaranın bırakılması ve aşırı alkolün önlenmesi gibi yaşam düzeni değişiklikleri kan basıncını düşürür. Bunların yetersiz olduğu durumlarda ilaç kullanılır.  Yaşam düzeni değişiklikleri ile hastaların bir kısmının ilaç kullanmasına gerek kalmayabilir.

Kan Basıncı Ölçülürken Yapılması Gerekenler

- Oturun.
- Dinlenin.
- Konuşmayın.
- Sırtınızı arkaya dayayın.
- Kolunuzu destekleyin.
- Ayaklarınızı yere düz basın.
- Kol ve kalp aynı hizada olmalı.

Hipertansiyonla Gelen Hastalıklara Dikkat

Hastaların yüzde 5-10’unda ise hipertansiyon başka bir hastalığa bağlıdır. Hipertansiyona yol açan hastalıkların önemli kısmı böbrek kaynaklıdır. Hormonal hastalıklar ise önemli diğer bir grubu oluşturmaktadır. Bu hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebilir nitelikte olması, hastalıkların tedavisi ile de hipertansiyonun kalıcı tedavisinin mümkün olması her hastanın hipertansiyona yol açan hastalıklar açısından değerlendirilmesini zorunlu kılar.

İş Yaşantısı ve Tansiyon

Uzun çalışma saatleri, masa başı çalışma düzeni ve düzensiz beslenme tansiyonu olumsuz etkiler. Bunlara ilaveten çalışma hayatının stresi de göz önüne alındığında çalışanlar hipertansiyon ve hipertansiyona bağlı sorunlar için risk altındadırlar. Zamanın kısıtlı olması kişileri daha az hareket etmesine olanak tanır. İş yemekleri ve uzun süren toplantılar beslenme düzenini daha da bozar. Kişinin kendisine zaman ayıramaması tedavinin de aksamasına neden olabilir. Hipertansiyon tedavisi üç aşamadan oluşuyor; hipertansiyona yol açan hastalığın tedavi edilmesi, ilaç uygulaması, yaşam düzeninde değişikliğe gitmek. Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sigara ve alkolün belli düzeyde tutulması başlıca yaşam düzeni değişiklikleridir.
Kan basıncını düşürmek ne yapmak gerekiyor?

- Tuzun azaltın.
- Düzenli egzersiz yapın.
- Fazla kiloların verin.
- Sigarayı bırakın.
- Alkolün sınırlandırın.
- Gerekirse ilaç kullanın.

4 Nisan 2013 Perşembe

Dünya'da 2 dakikada bir kadın bu sebeple ölüyor!

Dünyada her 2 dakikada bir kadın rahim ağzı kanseri nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yılda 490 bin kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuluyor. Bu da günde 1300’den fazla yeni olgu anlamına geliyor.

İlişki sonrası kanama, normal düzenin dışındaki vajinal kanamalar, genellikle kokusuz ve koyu renkli akıntı, menopoz döneminde kanama olması ve karın ağrısı rahim ağzı kanserine işaret edebilir. Rahim ağzı kanseri erken dönemde belirti vermeyebilir. Nadiren de olsa, ilerlemiş vakalarda dahi tesadüfen kanser tespit edilebilir.

Çok eşliliğin hastalıkta riski artıran bir faktör olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı OP. Dr. Mehtap Şentürk Çiçek, diğer risk faktörleri hakkında şunları söyledi: “Cinsel temasın 20 yaşından önce başlaması, viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, fazla sayıda doğum yapmak, sigara içmek, C ve A vitamini eksikliği, sosyoekonomik durumun düşük olması, eşin sünnetsiz olması, kortizon kullanımı, AIDS, kanser hastalığı gibi nedenlerle hastanın bağışıklık sisteminin baskıda olması, rahim ağzı kanserine zemin hazırlayan nedenler arasında.”

HPV’YE DİKKAT
Rahim ağzı kanserine % 85 oranında HPV( Human Papilloma Virüs ) adı verilen virüsün neden olduğunu hatırlatan Dr. Çiçek, rahim ağzı kanserinde aşı uygulaması hakkında ise şu bilgileri verdi:

HPV’nin yaklaşık 300 kadar tipi bulunmaktadır. HPV genital siğil oluşumuna neden olabilmektedir. Rahim ağzı kanserinin önlenmesinde aşı son yıllarda önem kazanmıştır. Aşı; HPV Tip 6, 11, 16, 18 neden olduğu kanser öncesi lezyonları ve genital siğilleri önlemektedir. Rahim ağzı kanseri aşısının koruma süresi 5 yıldır. Yurtdışında aşının uygulama yaşı 9-26 olarak belirtilmiştir. Örneğin 10 yaşında aşı yapılan bir kız çocuğu, 5 sene sonra muhtemelen korunmasız kalacaktır. Türkiye şartlarında cinsel ilişki yaşının, yurtdışına oranla daha geç olmasından dolayı bu yaş aralığı ülkemiz için değişebilir. Ancak aşının en etkin olduğu yaş aralığının ergenlik dönemi olduğu unutulmamalıdır. Özellikle bağışıklık sistemini baskılayan tedavilerin uygulandığı kişiler, kortizon kullananlar, bağışıklık sistemini zayıflatan hastalığı olanlar ve HPV açısından riskli gruplarda aşılanma önerilmektedir. Aşı hamilelerde önerilmezken, emzirme döneminde yapılabilir.”

KONTROLLERİNİZİ DÜZENLİ OLARAK YAPTIRIN
Unutulmaması gereken başka bir nokta ise; aşı yapılan bireylerde rahim ağzı kanseri riskinin tamamen sıfırlanmadığı. Bu nedenle tarama testlerine smear ve gerektiğinde rahim ağzındaki olası bazı hücre değişikliklerini saptayabilen kolposkopi ile devam edilmesi öneriliyor. 6 ayda ya da yılda 1 kez smear takibi, aşı sonrasında da tavsiye ediliyor. Düzenli olarak jinekolojik kontrollerini yaptıran kadınlarda, rahim ağzı kanseri çok erken evrede yakalanılıp tedavi edilebiliyor.